NEREDE AKBELEN ORMANI NEREDE YEDİ EKMEK PARASI
Ormanları korumak tüm dünyada devletin başlıca görevleri arasındadır.
Çünkü orman su demek, oksijen demek, toprağın nemi, verimi demek, binlerce can demek, ekoloji demek, en önemli yutak alanları demek, sürdürülebilir bir yaşamın olmazsa olmaz koşulu demek…
Buna rağmen ülkemizde orman alanlarını devlet değil, vatandaş devletten korumaya çalışıyor.
Son yıllarda bir çok yerde maden ve taş ocağı ruhsatını eline alan firmalar devletin gücünü arkasına alarak acımasızca ormanlarımızı tahrip ediyor.
v
Son bir haftadır, sosyal medya, Limak ve YK Enerji firmasına karşı Akbelen Ormanı’nı korumaya çalışan, TOMA’lara ve jandarmaya karşı direnen çevrecilerin ve yöre halkının direnişiyle inliyor. Ormanlarını korumaya çalışan nineler dahi göz altına alınıyor.
Düne kadar yetkililerden tek bir açıklama yoktu!
Aksine, kamuoyunda yöre halkının çevreciler tarafından yanlış yönlendirildiği algısı oluşturmaya çalıştılar:
Önce bölgedeki maden ocağında çalışan işçiler devreye sokuldu, ‘bu ocaklardan ekmek parası kazanıyoruz, ailelerimizi geçindiriyoruz’ dedirtildi.
Halk direnişten vazgeçmedi...
v
Sonra Limak ve YK Enerji firmaları ile Orman Bakanlığı arasında yapılan ağaçlandırma tip sözleşmeleri devreye sokuldu, ’ bu firmalar kesilen ağaçlar karşılığında Orman Bakanlığı’na yeniden ağaçlandırma için şu kadar katkı sağlayacağını taahhüt etmiştir’ denildi.
Halk direnişten yine vazgeçmedi...
v
Ardından bölgedeki muhtarlar devreye sokuldu; Valiyi ziyaret eden Muhtarlara, ‘itiraz edenler köylülerimiz değil, tanımadığımız çevreci insanlar, başına örtü alıp, ayağına şalvar geçiriyor, köylülerimizmiş gibi davranıyorlar. Ağaçlar da bizim, madenler de bizim, santraller de bizim. Ağaçların kesilmesine bizler razıyız’ dedirtildi.
Bununla da, ne direnişçiler, ne de kamuoyu ikna edilemedi...
v
Herkes biliyor ki bu direniş, Akbelen halkının direnişidir ve yerden göğe haklı bir mücadeledir.
İktidar bir yandan uluslararası arenada Paris İklim Anlaşması ile, kömürden çıkmayı taahhüt ediyor, bir yandan yeni kömür ocakları açılması ve genişletilmesi için ruhsatlar veriyor.
Asırlık ağaçları yok edip, yerine başka yerlerde yeni fidanlar dikeceklermiş. İyi de o fidanlarla, değil o nitelikte bir orman, 20 yıl geçmeden en basit ormanı bile elde edemezsiniz.
Tüm bölge halkı o madende çalışıp ekmek parası kazansa bile, toprağın verimini, nemini, oksijeni, suyu, ekolojik dengeyi kaybederse onun yerini hiçbir şeyle dolduramazsınız.
v
Nitekim bu söylemlerle bölge halkını direniş alanından gönderemeyen Muğla Valiliği dün bir açıklama yaptı; ‘Ağaç kesiminin sona erdiğini, bu süreçte jandarmaya ve polise saldıran kişilerle ilgili soruşturmaların başlatıldığını’ duyurdu.
Ancak bugün yine ormandan testere sesleri duyulmaya başlandı…
Köylüler kesimin sona erdirilmediğini anladı ve bir an bile duraksamadan dedeler, nineler, kadınlar, gençler yine direniş alanına koştular…
v
Bu ülkeyi yöneten herkes bilmeli ki;
Bu milletin ‘direniş ruhu’ asla kırılamaz!
Atalarımızdan mirastır ve genlerimize işlemiştir o ruh...
Bu aziz millet karşısında aba altından sopa göstermek hiçbir işe yaramaz...
v
Son 20 yılda 21 kez değiştirilen Maden Kanunu ile, memleketin her yanını rant ve talan alanına çevirdiler. Yer üstü kaynaklarımız yetmedi, yer altı kaynaklarımızı dahi sattılar...
Ancak şunu unuttular;
Bu ülkenin değil erkekleri, kadınları, o yaşlı nineleri bile, bu vatanın değil ormanlarını, çakıl taşlarını dahi bir avuç azınlığın kar hırsına kurban etmenize tepkisiz kalmaz.Direnişinden asla vazgeçmez!
Adalet istiyoruz ! #AkbelenİçinAdalet
v
Öte yandan Akbelen katliamı bundan 22 yıl önce ormandan kozalak toplayıp, bir kaç ağaç dalı kesip kamyonetinin arkasına attığı için, hapis cezası alan ve pazara mal taşıdığı aracından da olan ‘Erzin’li Amca’yı getirdi aklıma…
Pazarcılıkla geçinen bu amca, yakacak toplayayım derken, ormana zarar verdiği gerekçesiyle hem hapis cezası almış, hem de kamyoneti müsadere edilmişti. Üstelik bilirkişi raporu ile, ormandan aldığı şeylerin değerinin sadece yedi ekmek parası tutarında olduğu tespit edilmişti. Bu bile onu hapis cezasından ve müsadereden kurtaramamıştı. Ofisteki dört avukat bir hafta boyunca, Orman Kanunu’yla ilgili tüm kitapları, içtihatları taramıştık. Ancak, ne o gariban amcayı ne de aracını kurtaracak bir çözüm bulamamıştık.
v
Şimdi düşünüyorum da…
Şayet o adaletin tesisiydi ise, bu ne..?
Devlet aynı devlet…
Orman Kanunu’ndaki suç aynı….
Ceza aynı…
Ve tüm mahkeme salonlarımızda ‘Adalet Mülkün Temelidir’ yazıyor hala…
v
Günlerdir soruyorum yine kendime…
Nasıl bu kadar değişebilir ki ADALET!...
Kişiye göre…
Kişinin durduğu yere göre…
Tarafına göre…
v
Akıl alır gibi değil!
Nerede Akbelen ormanı, nerede yedi ekmek parası …
Öyle bir çuval ağaç dalı- kozalak mozalak değil…
İktidara yandaş olup eline bir ruhsat alan, binlerce dönümlük ormanı yok eder noktaya geldi memlekette…
Hem de,
TOMA’lar eşliğinde…
Jandarmalar eşliğinde…