Vekil Demir, Köy Kanunu'nda düzenlemeler içeren kanun teklifini eleştirdi

Gelecek Partisi İstanbul Millet Vekili Doğan Demir, Köy Kanunu'nda düzenlemeler içeren kanun teklifi eleştirdi.

Vekil Doğan Mecliste yaptığı konuşmada, ''Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri…Türkiye’nin tarım ve hayvancılıkla yoğrulmuş kadim köyleri, tarih boyunca milletimizin temel üretim birimleri olmuştur hem kültürümüzü hem de ekonomimizi şekillendirmiştir. Ancak, son yıllarda yaşanan yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerin yarattığı sonuçlar, köylerimizin karakterini ve işlevini ciddi şekilde etkilemiştir.

Büyükşehir Yasası’yla başlayan süreçte köylerin mahallelere dönüştürülmesi, bu köklü yapıyı derinden sarsmıştır. Bugün, bu dönüşümün yol açtığı sorunları ve çözüm önerilerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle bu kanun teklifinde yer alan yapı denetim firmaları ile ilgili konuya değinmek istiyorum. Yapı Denetim firmalarına her şehirde sayı sınırlaması getirilmek isteniyor. Bu konuda yapı denetim firmalarının sesini kimse duymuyor.

Yapı Denetim firmalarına verilecek işler tamamen müteahhitlerin inisiyatifine bırakılmış durumda bu çok yanlış bir politika bunun yerine yapı denetim firmalarının da istediği şey merkezi bir sistem kurularak işlerin sırasıyla firmalara dağıtılmasıdır. Bu da hem daha adil hem de daha şeffaf olacaktır.

Bu konuda Yapı Denetim Firmalarının da fikirleri alınarak ortak bir politika izlenmelidir.

Öte yandan köylerimiz konusunda;

2012 yılında yürürlüğe giren 6360 sayılı Büyükşehir Yasası, köylerimizi idari açıdan mahalleye dönüştürerek birçok yapısal değişikliğe yol açmıştır. Öncelikle, köylerin tüzel kişiliklerinin kaldırılmasıyla beraber, köylerin sahip olduğu mera, orman ve tarım arazileri gibi ortak kullanım alanları belediyelere devredilmiştir.

Bu durum, köyde yaşayan vatandaşlarımızın, özellikle hayvancılıkla uğraşanların, üretim faaliyetlerini sürdürebilmelerini zorlaştırmıştır.

Köy statüsünde olduğu dönemde ortak olarak kullanılan meraların imara açılması, köy halkının hayvanlarını otlatabileceği alanları daraltmış ve hayvancılığın gerilemesine neden olmuştur.

İneğin içtiği su sütünden pahalı hale gelmiştir…

Hayvancılık faaliyetlerinin azalması sadece köylüleri değil, ülkemizin genel gıda arzını da olumsuz etkilemiştir. Maalesef artık et ithalatına bağımlı hale geldiğimiz bir noktadayız. Türkiye gibi tarım ve hayvancılık potansiyeli yüksek bir ülkede, bu tablo hepimiz için düşündürücüdür, acıdır.

Nedenlerden sadece biridir fakat köylerimizin mahalleye dönüşmesiyle kaybedilen bu üretim gücünü yeniden canlandırmak, ülke ekonomimizin geleceği açısından elzemdir.

Köylerin mahalleye dönüştürülmesi, birçok yerde altyapı sorunlarını da beraberinde getirmiştir.

Belediyelerin genişleyen sorumluluk alanları, özellikle kırsal mahallelere hizmet götürmede ciddi eksiklikler doğurmuştur.

Yol yapımı, bakım ve onarım çalışmaları yetersiz kalmış; köylerdeki ulaşım sorunları katlanarak artmıştır. Bunun yanı sıra, telefon şebekesi ve internet erişimindeki sıkıntılar da köylülerin modern çağın imkanlarından faydalanmasını engellemektedir.

Yıl olmuş 2024 hala köylerde telefon çekmiyor, yolları çok kötü olan binlerce köyümüz var.

Birçok köyde elektrik ve su altyapısı yetersiz. Kanalizasyon sistemleri ise hala büyük bir eksikliktir. Bu durum, köylerde yaşayan vatandaşlarımızın yaşam kalitesini düşürmekte, genç nüfusun kentlere göçünü hızlandırmaktadır.

Belediyelerin bütçeleri kırsal mahallelere hizmet götürmek için yeterli olmadığından, köylerimiz daha da ihmal edilmektedir

Ülkemizin Dört bir yanındaki kapanan köy okulları, eğitimde fırsat eşitliğini baltalayan bir başka önemli sorundur.

Köylerdeki öğrenciler, eğitim almak için uzak mesafelere gitmek zorunda kalmakta, bu da hem ailelere maddi külfet getirmekte hem de çocukların düzenli eğitime erişimini zorlaştırmaktadır.

Kapanan köy okulları sadece birer eğitim merkezi değil, aynı zamanda köyün sosyal ve kültürel yapısının korunmasını sağlayan mekanlardır. Bu okulların kapatılması, köylerin kültürel dokusunun zayıflamasına ve topluluk bağlarının kopmasına yol açmıştır. Eğitimin bir köyde sürdürülebilir şekilde devam etmesi, o köyün geleceği için kritik bir öneme sahiptir.

Köy okullarının yeniden açılması gerekmektedir. Açılacak okulla birlikte hem köylere dönüş artacak hem atama bekleyen öğretmenlere istihdam sağlanacaktır. Ayrıca köy okullarında köy halkına verilecek eğitimler ve kurslarda halkın üretim faaliyetlerindeki bilgiyi ve bilinci arttıracaktır. Bu durum halkın üretime teşvik edilmesi açısından oldukça önemlidir.

Değerli arkadaşlar, tüm bu sorunlar, köylerden kentlere olan göçü hızlandırmış ve kırsal üretim faaliyetlerinin azalmasına sebep olmuştur. Genç nüfusun köylerden ayrılması, tarım ve hayvancılık faaliyetlerini sürdürebilecek iş gücünü yok etmektedir.

Kentlere göç eden vatandaşlarımız ise çoğunlukla vasıfsız iş gücü olarak istihdam edilmekte, bu da hem bireylerin yaşam standartlarını düşürmekte hem de şehirlerdeki işsizlik oranlarını artırmaktadır.

Kırsal alanların terk edilmesi, ülkemizin gıda üretimi ve kendine yetebilme kapasitesini de oldukça zayıflatmaktadır. Tarım alanlarının atıl durumda kalması, ülke ekonomisi için büyük bir kayıptır. Halbuki Türkiye’nin tarım ve hayvancılık potansiyelini değerlendirebilmesi için köylerin cazip yerler haline getirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca bu konu da bir öneride bulunmak istiyorum. Tarımsal ve hayvansal üretim yapan çiftçilerimize özellikle çobanlarımıza sigortala desteğinde bulunulması gerekmektedir. Çünkü bu

insanlarımızın hiçbir sosyal güvenceleri yok kendi imkanlarıyla güvence sağlayabilecekleri güçleri de yok.

Bu sorunları aşmak için artık bu anlattıklarım gibi bazı somut adımları atmamız gerekiyor.

Köylerin yeniden tüzel kişiliklerine kavuşturulması ve köy meralarının korunması için yasal düzenlemeler bir an evvel yapılmalıdır.

Büyükşehir Yasası’nın kırsal mahallelere getirdiği yükler hafifletilmeli, bu alanlara özel bir statü tanımlanmalıdır.

Köylerde tarım ve hayvancılığın yeniden canlanması için çiftçilere teşvik ve destekler arttırılmalı, ödemelerin vaktinde yapılması sağlanmalıdır.

Tarım arazilerinin imara açılması kesinlikle engellenmelidir, bu alanlar üretim amaçlı kullanılmaya devam etmelidir. Atıl durumdaki tarım arazilerinin kullanılıp halk eliyle işlenmesi için teşvikler arttırılmalıdır.

Altyapı sorunlarını çözmek için merkezi hükümet ve yerel yönetimler arasında daha güçlü bir koordinasyon sağlanmalıdır. Köylere götürülecek hizmetlerin hızlandırılması ve kırsal altyapının iyileştirilmesi öncelikli hedeflerimizden olmalıdır. Merkezi yönetimle yerel yönetim arasındaki mevcut iddialaşmalar son bulmalı öncelik halka hizmet olmalıdır.

Bildiğiniz üzere 3 gündür ülkemizde yoğun bir kar yağışı var ve kimi köylerde vatandaşlar kendi imkanlarıyla yolları açmak zorunda kalıyor, özellikle küçük şehirlerde bu hizmetleri il özel idareleri yürütüyor. İl özel idareleri de taleplere yetişemiyor. Vatandaşlar kendi imkanlarıyla yolları açmak mecburiyetinde kalıyor.

Ayrıca Sivas Kangal İlçesi Deliktaş ve çevresinde kar ve fırtına dolayısıyla vatandaşlarımızın onlarca hayvanının telef olduğu haberini büyük bir üzüntüyle öğrendim. Telef olan hayvanlar sadece vatandaşımızın değil bizimde milli servetimiz, buradan yetkililerimizi vatandaşlarımıza maddi manevi desteğe davet ediyor, vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Değerli milletvekilleri tekrar ifade etmek isterim ki; Eğitim alanında köy okullarının yeniden açılması, bölgesel koşullara uygun eğitim modellerinin geliştirilmesi gereklidir.

Taşımalı eğitim sistemi yerine, köylerde küçük ama etkin eğitim birimlerinin kurulması sağlanmalıdır.

Son olarak, kırsal kalkınmayı teşvik eden projelere ağırlık verilmelidir. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan gençlerin desteklenmesi, bu faaliyetlerin modern teknolojilerle buluşturulması için gerekli adımlar atılmalıdır. Köylerimizin ekonomik ve sosyal yapısını güçlendirmek, sadece köy halkı için değil, ülkemizin tamamı için önemlidir.

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Köylerimiz, milletimizin üretim gücünün ve kültürel zenginliğinin temel taşıdır. Ancak, uygulanan politikalar ve yetersiz önlemler, köylerin bu karakterini kaybetmesine yol açmaktadır. Bugün burada tartıştığımız sorunlar, sadece köylerde yaşayan vatandaşlarımızı değil, tüm Türkiye’yi ilgilendirmektedir.

Köylerimizi yeniden üretim ve yaşam merkezleri haline getirmek, geleceğe olan borcumuzdur.

Bu nedenle, köylerimizin sorunlarını çözmek ve onları yeniden kalkındırmak için gerekli adımları hep birlikte atmalıyız. Hepinizi bu konuda ortak bir irade göstermeye davet ediyor, genel kurulu saygıyla selamlıyorum…